8 Mart 2017 Çarşamba

YGS

Sınava giren öğrenci sayısının sağlıklı denetim yapılamayacak sayıya ulaşmasından bu yana bu tür bir sınav yapılmaktadır. Önceleri sadece öğrecilerden bir kısmını eleyen ve ikinci sınava hiç katkısı olmayan bu sınav 'ciddiye' alınmadığından ya da üniversiteye gireceklerin tüm alanlarda temel düzeyde de olsa bilgi ve beceri sahibi olması istendiğinden olacak ikinci sınava bir miktar katkı sağlayarak günümüze kadar -değişik adlarda olsa da- sürekli olarak uygulandı. Hele bir dönem -Kemal Gürüz dönemi-  tek başına 'muktedir olan bu sınav lise eğitiminin ruhuna 'Fatiha' okunmasına neden oldu ki artçı sarsıntıları günümüze değin sürmektedir.
Bu sınav öncesi öğrencilerin ne yemeleri, son günleri nasıl geçirmeleri gerektiği konusunda uzmanlar öneri üstüne öneri sıralayıp duruyor. Melisa çayından, bala; dışarıda yemek yememekten rüzgarda dolaşıp üşütmemeye kadar bir çoğu herkes tarafından bilinen davranış biçimi önerileri havada uçuşuyor.
Ancak son anlarda yapılanların öyle fazla bir yararının olmayacağını da göz ardı etmemek gerek.
Bir kere bu sınavı - tabi ki bir önemi var- olduğundan fazla abartmamak gerekir. Bir açıdan bu sınavı bir 'deneme' sınavı olarak algılamalıyız ve şimdiye kadarki çalışmalarımızın bir analizi olarak görmeliyiz diye düşünüyorum. Eğer öğrencilerin ; sınavları beklentileri ölçüsünde iyi geçmiş ise çalışmaları verimlidir ve aynen devam etmelidir, beklentilerini karşılamaktan uzak geçmiş ise daha çok ve daha verimli çalışmaları gerektiğini anlamları gerekmektedir.
Öğrenciler; bu sınavın ikinci sınava katkısını düşünürken sanki hiç soru yapmamış olmak ve soruların tümünü yapmak sınırlarını düşünmediklerinde daha gerçekçi olacaklardır.
Benim önerim, bu sınava girerken yaşantınızda herhangi bir değişiklik yapmamanızdır. her zamanki gibi ve doğal davranın.
Bu sınav öğrencilerimizin yaşamındaki sınavların ne sonuncusu ve de en önemlisidir.
Başarı dileklerimle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder