11 Şubat 2017 Cumartesi

SIRA DAYAĞI, PRANGA VE HAYIR

Yazmayacağım diye karar verdikten kısa bir süre sonra Sayın Büyüklerimiz öyle laflar ediyorlar ki içim içime sığmıyor. Sade bir yurttaş olarak yapabileceğim tek şey de kuyumun ağzından dibine doğru haykırarak içimi soğutmak.
                                                         ***
Sayın Bahçeli buyurmuş 'hepsi de masum değil'. MHP ye gönül vermiş dostlar 'devletin başına Devlet geçecek' diye slogan atarken ileride böyle bir deyişle karşılaşacaklarını bilselerdi yine aynı sloganı haykırırlar mıydı acaba diye düşünmeden edemiyorum.
Benim yaşımda olanlar ya da yakın yaşlarda olanlar bir zamanlar okullarda var olan 'sıra dayağı' nı hatırlarlar. Ders sırasında sınıfınızdan ya da oyun sırasında grubunuzdan biri -birileri- kabahat sayılabilecek bir eylem yaptı mı öğretmen ya da yönetici gelir buyurgan bir sesle 'kim yaptı söylesin yoksa kötü olur' diye haykırırdı.Bazen yapanı bildiğiniz halde sırf 'gammazcı' olmamak için onu vermezdiniz, bazen de gerçekten bilmediğiniz için sesiniz çıkmazdı. Okulda bazı tipler vardı ki onlara öğretmen ya da idareci  'dayak' atamadığı -dayak dışındaki cezalar da umurlarında olmadığı- için çıkıp 'ben yaptım' derlerdi. Eğer böyle bir 'ben yaptım' olayı gerçekleşmemişse öğretmen ya da idareci bir yerden dövmeye başlar ve o bölgedeki herkesi döverek olayı çözdüğünü düşünürdü. Bizler bu olayı sıra dayağı olarak adlandırırdık.
O zamanlar çocuk aklımla bu adaletsiz davranışın çaresizlikten kaynaklandığını, bir şekilde öğretmenlerimizin suç işleyenlere ulaşması ve suçsuzları cezalandırmaması gerektiğini düşünürdüm.
Ve Sayın Bahçeli'nin sözü bana bu sıra dayağını hatırlattı. Devlet suçlulardan emin olmadığı için önüne geleni  cezalandırıyor demek ki. Çünkü 'hepsi suçsuz değil demek' aynı zamanda 'hepsi suçlu değil demek' anlamına gelmiyor mu? Devletin en önemli görevlerinden biri haksızlıklardan insanını korumak değil mi? Böyle bir olayı olumlu görebilmek ile devlet adamlığı nasıl örtüşür?
                                                        ***
Pranga: Suçu ağır mahkumların el ve ayaklarına bağlanan zincir.
Sayın Cumhurbaşkanımız 'bu sistem elimize takılı bir prangaydı' demiş, demiş diyorum çünkü kulaklarımla duymadım dün gece sürekli alt yazı geçip duruyordu.
Düşünüp durdum bütün gece, bu nasıl bir prangaymış ki bizim bu günlere kadar gelmemize engel olamamış. Siyasilerin söylevlerinin etkisini artırabilmek için bir takım benzetmeler yapması doğaldır ama bu türden benzetmeler insanlarda kalıcı bir ötekileştiricilik sağlar. Sayın Cumhurbaşkanımız bunu çok yapıyor gibi geliyor bana. Örneğin bir keresinde bir zamanlar 'moda' olan bıyık şekline bakarak İnönü ile Hitler  arasında benzerlik kurmuştu. Düşündüm benim Dede'min de o biçimde bıyıklı resimleri vardı ama faşist bir yapıya sahip olması şöyle dursun tabir yerinde ise 'pamuk gibi' Adam'dı. Bu pranga sözcüğünün arka planında bize ulaştırılmayan başka şeyler var mı bilmem ancak bu benzetme bence hiç güzel olmadı. Ve bende acaba yeni yasayla bir takım prangalar mı getirilecek düşüncesini oluşturdu.
                                                        ***
'Başkan, kaosa sebep olan bu tehlikeli kararnameyi bir an önce geri çekmeli. Yoksa ona anayasa hesabı soracağım.' Bu sözler Trump'a karşı Washington Eyaleti Başsavcısı Robert Ferguson tarafından söylendi. Bizim gibi ülkelerde böyle bir sözü edebilecek savcı yada yargıçlar olmadığı ve de Anayasa değişikliğinin böyle savcıların çıkmasına olanak sağlamayacağı için ülkemi geri dönülemeyecek noktalara taşıyacağını düşünüyorum.
Her neyin üstüne isterseniz yemin ederim ki terörist değilim ve teröristleri olumlamam -bunu yazmak zorunda hissettiğim için de ayrıca üzülüyorum- ama halk oylamasında 'hayır' diyeceğim.
Saygıyla


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder