10 Mart 2016 Perşembe

PEYNİR ve EĞİTİM

İri mavi gözleri yuvalarında fırdöndü gibiydi.Kendine güveni tam olduğu oturuşundan, bakışından, konuşmasından kısaca her halinden belliydi. İspanyol bir Anne ile Türk bir Baba'nın iki kızından küçük olanıydı. Abla'nın ismini yakın komşularından başka bilen olmamasına karşın O'nunkini mahallede bilmeyen yoktu.
Ve sorgulamaya benzer bir sohbetin içindeydi şu an.
'Sen, Tükçe yanında İspanyolcayı da biliyorsun her halde'
'Ayrıca Fransızca da biliyorum'
'Fransızcayı da nereden öğrendin'
'Annemden, Fransızca Öğretmeni'
'Bravo doğrusu, bu yaşta -10 yaşlarında idi-; şimdi hangi okula gidiyorsun?'
Öğrencisi olan okul pek de başarılı olamayan bir özel okuldu.
'Nasıl, okulundan memnun musun?'
'İyi, iyi; iyi vakit geçiriyoruz'
'Çok ödev veriyor mu öğretmen'
'Ödev, önemli değil. Canım isterse yaparım, istemezse yapmam'
'Peki öğretmen ne diyor bu duruma'
'Öğretmen ne diyebilir ki? Bizde öğretmen bir şey diyemez. Biz hakimiz okulda. Biz ne istersek o olur'
'Bu iyi bir şey mi?'
'Neden olmasın,böylece okuldan sıkılmamış oluyoruz'
Söyleşi böyle sürerken arkadaşlarını çağırmasıyla yerinden ok gibi fılayarak
'Hadi bay'
deyiverdi.
Ve aile ertesi yıl Abla ile birlikte onun da eğitimine İspanya'da devam etmesine karar vererek onları Nine ve Dede'nin yanına İspanyaya gönderdi.
                                          ****
Ertesi yıkın yazında Baba akşam yürüyüşü sırasında arkadaşı ile sohbet ederken söz çocuklara gelir. Büyük Kız üniversiteye başlayacaktır.
'Nasıl Küçüğün okulla arası'
Ne de olsa mahallenin afacanı idi ve merak ediliyordu.
'O'nun bilmem ama bizim gayet iyi'
'Nasıl yani?'
Okula gittiği il günlerden biride öğretmenin verdiği ödevi yapmamış. öğretmen durumu deftere not düşerek veliye iletmiş ama bizimki göstermemiş bile.Ertesi gün yeni ödevi yapmayınca bizimkini dışarı çıkarıp veliyi çağırmışlar. Öğrenciniz verilen ödevleri yapmıyor o halde okula gelmesine gerek yok. Eve gidebilir. Tabi ben başka okula gitmek istiyorum deyip başka okul yok cevabını alınca yelkenler suya inmiş. Şimdi o şımarık öğrenci gitti asker oldu asker'
                                          ****
Bu olay, bana başka bir olayı hatırlattı. Şişli Terakki Lisesi'nde çalışırken rahmetli Lütfi Başara Özel Okul Müdürleri toplantısından dönmüştü. Toplantı izlenimlerini anlatırken:
'Bazı okul yöneticileri okulların Üniversiteye giriş başarılarının açıklanmasına karşı çıkıyor. Deyim yerinde ise bu senin peynirin kötü anlamıma geliyor diyorlar' demişti.
İyi de kahvaltı yapmıyoruz ki. Ürettiğimiz de peynir diye düşünmüştüm. Peyniri bir kere alırsınız beğenmezseniz bir daha satın almazsınız. Okula girip 12 yıl sonra 'pardon' demek olanaklı mı?
                                         ****
Bir işi iyi yapmanın ne demek olduğunu bir anlayabilsek bir çok orunu çözeceğiz de...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder